Hangisini seçmeliyiz? Yoksa bildiğimizden şaşmamalı mıyız?
Son zamanlarda tüm dünyada, özellikle bayanlar tarafından, doğal ve organik kozmetik ürünlerine olan ilgi giderek artıyor. Bu ürünleri tercih etmenin birçok artısı varken, diğer taraftan bu ürünlerin insan sağlığını tehlikeye atabildiği de biliniyor. Daha önceden hiç kullanmadığınız organik veya doğal bir kozmetik ürünü kullanmaya karar verdiyseniz, ürünü kullanmadan önce ürünün muhtemel risklerini ya da faydalarını değerlendirmenizde yarar var. Aslında çoğu insan organik kozmetik malzemelerinin diğer kozmetik malzemelerine göre daha iyi olduğunu belirtiyor ancak uzmanlar cildinizin ve sağlığınızın kötü yönde etkilenmesine yol açacak potansiyel tehlikelere karşı uyarıyor. Böyle bir ortamda bu ürünleri kullanmak ya da kullanmamak konusunda vereceğiniz karar sağlığınız açısından büyük önem taşıyor.
Piyasada birçok firmanın bu ürünlerden üretmeye başladığı biliniyor. Pekiyi kozmetik ürün alırken hangisinin doğal, hangisinin organik olduğunu nasıl anlayacağız? Uzmanlar ve üreticiler ürünlerde mutlaka sertifika aranmasını ve sertifikasız ürünlerden alınmamasını öneriyor. Burada ürünler üzerinde bulunan sertifikalar tüketicilere yol gösterici oluyor. Her iki tip ürünün de sertifika almış olması olmazsa olmaz bir kural. Ancak, doğal ve organik kozmetik ürünler arasındaki farklar nelerdir? Bu farkları nasıl anlayabiliriz?
Doğal mı, organik mi?
Türkiye’de de geçerli olan ECOCERT’in kriterlerine göre, “doğal” sertifikası almak isteyen bir kozmetik ürünün içeriğinin en az yüzde 50’sinin bitkisel kaynaklı olması ve tüm içeriğinin ağırlık olarak en az yüzde 5’inin organik tarım kaynaklı olması gerekiyor. Diğer taraftan, “organik” sertifikası almak isteyen bir ürünün ise içeriğinin en az yüzde 95’inin bitkisel kaynaklı olması ve tüm içeriğinin ağırlık olarak en az yüzde 10’unun organik tarım kaynaklı olması gerekiyor. Her iki tip ürünün de sertifika alabilmesi için içeriklerinin en az yüzde 95’inin doğal kaynaklı olması gerekiyor.
Yapılan araştırmalarda, sıradan kozmetik malzemelerinde uzun süreçte çok zararlı olabilecek paraben maddesinin bulunduğu ortaya çıktı. Ayrıca, bu tür malzemelerin DNA hasarına, hormonel dengesizliğe, belli kanser türlerine yakalanmanıza ve hızlı yaşlanmaya sebep olduğu belirtiliyor. Bu bağlamda, organik ya da doğal kozmetik malzemeleri kullanmak bu etkilerden korunmak anlamına geliyor.
Çevre dostu
Organik ve doğal kozmetik ürünler üretilirken doğaya diğer ürünlere nazaran çok daha az zarar veriyor. Bu ürünlerin diğer bir tercih edilme sebebi ise hayvanlar üzerinde test edilmiyor oluşları. Bu bağlamda, bu tip ürünleri daha doğa dostu olarak nitelendirebiliriz. Hiçbir yan etkilerinin olmaması ise bu ürünleri tercih etmek için başka bir neden. Fiyat bakımındansa organik veya doğal olmayanlar ürünlerle hemen hemen aynı seviyede seyrediyorlar.
Piyasadaki standart ürünlerin genelde paketleri açıldıktan sonra bir yıl veya daha fazla süre içinde tüketilmesi tavsiye ediliyor. Bu, o ürünlerin içindeki insan sağlığına zarar verebilecek kimyasal maddelerin kullanıldığını gösteriyor. Tam aksine, organik veya doğal ürünlerin açıldıktan sonra en geç altı ay içinde tüketilmesinin tavsiye edilmesi ise bu ürünler üretilirken kimyasal madde kullanılmadığına işaret ediyor.
Taklit ürünler
Tüm bu iyi özelliklerin yanında, piyasada bir de bu ürünlerin taklitleri mevcut. “Organik” ve “doğal” ürün pastasından haksız pay elde etmek isteyen fırsatçılar, kanunlarda yer alan boşluklardan da faydalanarak birçok insanın hayatını tehlikeye atmaktan geri durmuyor.
Bu tür ürünlerin piyasaya yeni yeni girmeye başladığı dönemlerde basına da yansıyan talihsiz vakalar meydana geldi. Bu taklit ürünleri bilmeden ya da ucuz fiyatına kanarak kullanan birçok kişi ya sağlığını kaybetti ya da yaşamını.
Sertifikalı ürün alın
Piyasada satılan bazı ürünlerin üzerinde sadece “organik” yazısı bulunuyor olabilir. Fakat o üründe sertifika yoksa, ürünün standartlara uygun olmadığını, yani aslında “organik” olmadığını gösterir. Sertifikalı ürünlerde sertifikayı veren kurumun logosu ya da sertifika numarası bulunur. Aksi taktirde bu ürünleri satın alıp kullanmak büyük risk teşkil eder.
Türkiye’de doğal ve organik kozmetik ürünlerde hala ISO standartlarının belirlenmemiş olması ise muğlak bir ortamın oluşmasına sebep oluyor. Ancak, geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından yayımlanan kılavuz önümüzdeki günlerde yaşanan bu karışıklığın giderilmesinde faydalı olacağa benziyor. Fakat hâlâ, bu ürünlere karşı toplum bilinci ve farkındalık oluşturmak adına yapılan çalışmalar maalesef yetersiz görünüyor. Yayımlanan kılavuza göre, artık en az yüzde 95’i doğal içerikli olmayan ürünler organik ya da doğal ibarelerini kullanamayacak. Artık bu tür ürünleri kullanacak olanlara mutlaka ama mutlaka en azından sertifikalarını kontrol ederek satın almaları öneriliyor.
Dünyada organik tarımın ve organik besinlerin etkin birer aktör haline gelmesiyle
birlikte ortaya çıkan bu “organik” ürün furyası insanlığı uzun vadede birçok sağlık sorunundan arındıracak gibi görünse de hâli hazırda içinde bulunduğumuz
dönemde daha taşların tam olarak yerine oturmamış olduğunu görüyoruz. Kozmetik sektöründe ise “organik” ve “doğal” sertifikalı ürünlerin kullanımı teşvik edildikçe ve piyasadan sahte ürünler çekildikçe, uzun vadede kozmetik sektörü açısından iyi günler gelecek gibi görünüyor.