-Baklagiller familyasının bir üyesi olan erguvanın botanik adı Cercis siliquastrum.
-Tek gövdeli, yaprak döken, minik ağaç denilebilecek çalı görünümündeki erguvan 10 metreye kadar boy verebiliyor.
-Kuru, taze, kireçli balçıklı toprakları sevdiği gibi, sıcağa ve soğuğa karşı dayanaklılığı ile biliniyor.
-Çiçeklerinin yapraklarından önce açma özelliği ile badem ve erik ağaçlarını taklit eder.
-Erguvanın yaprakları daireye benzer şekilli ve karşılıklı diziliyor. Dip kısmı kalp şeklinde ve yaprak uçları yuvarlaktır seyir ediyor…
-Çiçekler 1,5-2 cm uzunluğunda kırmızı-mor 3-6 tanesi bir arada bulunuyor.
-Sonbaharda olgunlaşan meyvesi fasulye biçiminde olup, 7-10 cm uzunluğundadır.
-İçinde bulunduğumuz ay, ona en güzel rengini; yani pembe ve morumsu tonunu verir.
Baharın geliş kokusu!
Kokular, belirli anıları tetikleyen çok güçlü bir araçtır ve kayıp anıları kişiye hatırlatma amacıyla terapide kullanılır. Toronto Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar, kokuların tetiklediği anıların daha net, daha yoğun ve daha duygusal olma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni, kokuyu işleyen beyin bölümünün duygu ve hafızada yer alan kısımlarla doğrudan bağlantılı olmasıdır.
Erguvanların çiçek açmasıyla birlikte, o özlenen kokunun yayılmasından baharın güzelliklerle geldiğini anlarız. İstanbul’un tarihi kokusunu en güzel anlatan erguvan çiçeğini ele alacağız bu dosyamızda…
Manası hüzün, utanç, güç ve kibir, naz ve niyaz, aşk ve işve, neşe ve de zarafetle tarumar, aynı İstanbul gibi… Rengi de diğer renklere göre pek de özel bir tondadır. Hatta Roma İmparatorluğu’nun ana rengi olmasıyla bilindiği gibi, kararlılığın ve gücün rengi olarak kabul edilirmiş zamanında.
Sert ve güçlü dallarından baston yapıldığı; mor, lila, pembe tonları arasındaki rengi de Türk mutfağında salatalara renk ve lezzet kattığı bilinen özelliklerinden.
İstanbul’da erguvan güzelliği
Biliyorsunuz erguvan çiçeğinin anavatanı Güney Avrupa ve Batı Asya. Türkiye’de ise Kuzey Anadolu’da Karadeniz kıyılarında yetişse de Ege ve Marmara Bölgelerinde yaygın olarak boy gösteriyor. Daha önemlisi; İstanbul’un her yanında görülen, ama boğazda bir başka açan muhteşem güzellik. İstanbul’da erguvanların güzelliğini ve kokusunu duyabileceğiniz yerleri sizlere şöyle sıralayabilirim;
Eminönü, Üsküdar ve Beşiktaş’tan yapacağınız deniz seyahatlerinde görebileceğiniz gibi, Yahya Efendi Dergâhı’nın üzerinden başlayıp, Yeniköy’e kadar uzanan erguvanları seyredebilirsiniz. Yoğun olarak Aşiyan mezarlığında, Rumeli Hisarı’nın sağında ve solunda bir gerdanlık gibi eşsiz güzelliğini size gösterecektir. Anadolu yakasında ise Paşa Limanı’ndan başlayıp, Beykoz’daki İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sosyal Tesislerine kadar uzanır.
Karadan gidildiğinde Fethi Paşa Korusu, Kanlıca civarı ve Beykoz İBB Sosyal Tesisleri, Özgürlük ve Fenerbahçe parkları; Avrupa yakasında Rumelihisarı, Yıldız Korusu, Emirgan Korusu, Eyüp (Pierre Loti) yamaçlarında da erguvanların görülebileceği yerlerdir. İstanbul’un en yaşlı erguvanlarından biri Bağlarbaşı’ndaki Validebağ Korusu’nda yer alır. Ama siz nadir bulunan beyaz erguvanların adresini isterseniz, Üsküdar kıyılarını işaret etmek isterim.
Osmanlı’nın simgelerinden…
Erguvan, yüzyıllar botunca Osmanlı devletinde simge oldu. Sultan Yıldırım Beyazıt’ın damadı Anadolu erenlerinden Emir Sultan’ın her yıl erguvan açma mevsiminde Bursa’da müritleriyle buluşması sebebiyle 14. yüzyıldan itibaren her bahar düzenlemeye başlanan erguvan şenlikleri; 19. yüzyıla kadar gelenek olarak sürdürüldü. Osmanlı döneminde sayılarının azalması üzerine, padişah fermanıyla boğaza, erguvan ağacı dikilmesi emredilmiş. Günümüzde bu şenlikler İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çabaları ile tekrar canlandırılmaya başlandı.
Turizimde erguvan…
Erguvan ağacının turistik bir malzeme olarak da değeri var. Güney Afrika’nın Pretoria şehrinde Jakaranda ağaçları gibi baharda açar. Pretoria şehrine en çok turist o zaman gider. Şehrin manzarasını değiştiren bir ağaç. Aynı şekilde Japonya’da sakura ağaçları çiçek açtığında ülke çok turist alıyor. Keza Washington’a 1912 yılında götürülmüş kiraz ağaçları var. 103 yıldır orada ‘Ulusal Kiraz Çiçeği Festivali’ adıyla şenlikler yapılıyor. Amerika’nın her tarafından ve Avrupa’dan oraya ağaçları seyretmeye gidiyor insanlar. Nasıl İstanbul’a lale zamanı turist geliyorsa aynı döneme yakın çiçeklenme gösteren erguvanlar içinde, botanik meraklıları, yerli ve yabancı turistler, erguvan ağaçlarını seyretmeye İstanbul’a geleceklerdir.
Nerede yetişir, nasıl bakılır?
Erguvan’ın üretimi tohum ve çelikle yapılıyor. Tohumlarda kabuk sertliğinden kaynaklanan çimlenme engeli bulunuyor. Bu sebeple erguvan tohumları 2-3 dakika sıcak suda hemen ardından 24 saat boyunca ılık suda bekletildikten sonra Nisan ayında ekiliyor.
Eksi 10 dereceden daha soğuk olmayan bir bölgede, ışıklı tam güneş veya yarı gölge ortamlarda yetişebiliyor. Kuraklığa dayanıklı olan bu bitki hava kirliliğinden de etkilenmiyor. İstekleri yok denebilecek kadar az, bu yüzden şartlar sağlandıysa kış budaması dışında herhangi bir bakım istemiyor. Budamada dikkat edilecek en önemli şey ise mantar riskinden uzak durabilmek adına açık yara bırakmamak.
Edebiyatımızda erguvan…
Dillere destan olan erguvan, tarih boyunca bir çok şairin ilham kaynağı olmuş.
Ama önce Ahmet Hamdi Tanpınar’ın O’nun için dediği, “Gülden sonra bayramı yapılacak çiçek varsa o da erguvandır” sözünü referans alalım.
Boğazda bir gerdanlık gibi duruşu, mis gibi kokusu, adına yazılan ve dilden dile dolaşan şiirlerle Erguvan çiçeğini, Ziya Osman Saba, Edip Cansever, Yahya Kemal Beyatlı gibi önemli isimlerin kalemlerine dolanmış satırlarla bitirelim erguvan dosyamızı;
Bahçelerden Uzak
İstemem artık ışık, râyiha, renk âlemini,
Koklamam yosma karanfille, güzel yâsemini.
Beni bir lâhza müsâit bulamaz idlâle,
Ne beyaz bâkire zambak, ne ateşten lâle.
Beklemem fecrini leylâklar açan nîsânın,
Özlemem vaktini dağ dağ kızaran erguvanın.
Her sabah başka bahâr olsa da ben uslandım,
Uğramam bahçelerin semtine gülden yandım …
Yahya Kemal Beyatlı
Ağaç
Gün bitti, Ağaçta neşe söndü.
Yaprak ateş oldu, kuş da yakut;
Yaprakla kuşun parıltısından
Havuzun suyu erguvana döndü..
Ahmet Haşim
Boşversene sen niye beklemeli
Boşversene sen niye beklemeli
Sıktı artık bu kent beni
Çekip gitmeliyim hiç düşünmeden
Bulmalıyım aradığım o yeri
Şiirmiş, bilgelikmiş her neyse
Ne varsa benden kalsın geride
Kalsın o yalanlar, o yalan ilişkiler de
Ve ölümler ki sevdanın ikiz doğurduğu
Yetsin, taşımak istemiyorum hiçbirini yedeğimde
Nerdesin ey benim hergün yeniden doğan oğlum
Sevginin çoğul oğlu
Senin ülkende yalnız bütün özlemler
Bilirim yalnız orda, içtenlik, erinç, coşku
Bayrağındaki bir tek çiçekli dalla
Orda uçsuz bucaksız
Olanca görkemiyle bir erguvan imparatorluğu.
Edip Cansever
#erguvan, #turizm, #edebiyat