Ataş Grup Dış Ticaret Direktörü Nihan Ataş, ihracatımızın genişlemesinde teşviklerin ve desteklerin önemli bir rolü olduğunu belirtiyor.
Uzun süre dış ticarette deneyim kazandıktan sonra, 2 yıl önce Ataş’ın Dış Ticaret Direktörlüğü’ne atanan Nihan Ataş, çalışma hayatını eğitimle birlikte sürdürdüğünü söylüyor. İşletme mezunu olan Ataş, master eğitimini de bu alanda tamamladığını dile getiriyor. Ataş, teşvikler ve desteklerin giderek artmasının ihracatta genişlememizde önemli rolü olduğunun da altını çiziyor. Ataş Grup Dış Ticaret Direktörü Nihan Ataş ile Ataş Grup ve sektörü ilgilendiren diğer önemli konular üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Firmanızdan biraz bahseder misiniz? 1986 yılında kurulan Ataş, piyasalarda saygın, güvenilir ve yenilikçi anlayışıyla yer edinmiştir. Itriyat ve toptancılara mal tedarik ederken, firma sahibimiz ve genel müdürümüz Sn. Fahrettin Ataş’ın izlediği stratejiyle birlikte 1996 yılı itibarıyla markalaşmaya başladık. Kendisi, satış ve pazarlama konusundaki kabiliyeti ve uzun yıllar çalışarak elde ettiği bilgi birikimiyle bizlere yol göstermeye devam etmektedir. Türkiye’de markamızla, eczaneler, büyük marketlerin tamamı, yerel ve ulusal zincirlerin büyük bir kısmı ve en büyük toptancılarla birlikte yürüttüğümüz çalışmalar sonucu, kendi segmentimizde kişisel bakım grubu ürünlerimizle dağıtım ve satışta pazar lideri olduğumuzu söyleyebiliriz. Bir Türk markası olarak, birçok yabancı ve köklü markayı eleyerek geldiğimiz bu noktada, müşterilerimize hizmet ve üründe daha iyisini sunabilmek için çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Aynı başarıyı, 10 yıl önce açıldığımız dış pazarda da göstererek, birçok ülkede bayilik verdik ve büyümeye de devam ediyoruz. Ürünler hakkında bilgi verebilir misiniz? Dört faklı grup ürünümüz var. Genelde hepsini kişisel bakım ürünleri altında tanımlıyoruz. İlk grupta eczanelere yönelik sağlık amaçlı ürünlerimiz var. Prezervatif ve ağız bakım grubumuz var. İkinci grupta kişisel bakım ürünleri dediğimiz grup var. Burada cımbız, tırnak makası vb. kuaför ve bireysel tüketicilere hitap eden ürünlerimiz bulunmaktadır. Üçüncü grupta “stop” filtreli sigara ağızlığımız var. İhracatta bizim en çok koşan kalemimiz ve aynı zamanda %100 kendi üretimimiz olan ürün budur. Bir diğer ürün grubumuz ise, pamuklu kulak çubuğu ve makyaj temizleme diski. Bizde aslında hemen hemen her eve girebilecek, herkesin ihtiyacı olabilecek türde ürünler bulunuyor, satış ağımızın bu kadar yaygın olmasının bir nedeni de budur. Ürünleriniz hem profesyonellere hem de ev kullanıcısına hitap ediyor diyebilir miyiz? Doğru, hem fiyat politikamızda hem de pazarlamamızda buna hep dikkat ediyoruz. Bizim için önemli olan hem fiyatların, hem ürünlerin, hem de kalitesinin optimum düzeyde olması. Böylece herkes tarafından “ulaşılabilir” olmasını sağlıyoruz. Yurtdışında bazı fuarlara katılıyorsunuz. Sizin için verimli oluyor mu? Buralarda nasıl bir müşteri portföyü ediniyorsunuz? Farklı istekler de alıyor musunuz? Yurtdışında katıldığımız fuarlara oldukça önem veriyoruz. Bu fuarlar sayesinde, farklı ülkelerden farklı müşteri gruplarıyla yüz yüze görüşebilme imkânı buluyoruz. Onlardan aldığımız fikirler, satış ve pazarlama politikamızda bize her zaman olumlu yönde katkılar sağlamıştır. Çünkü biz, pazar ve müşteri talepleri doğrultusunda ürün geliştiren ve yenilikler sunan bir firmayız. Birliğiniz tarafından yurtdışındaki fuarlarda yeterli destek geliyor mu? Bu organizasyonları nasıl buluyorsunuz? Sizce devlet ihracatçıyı nasıl teşvik etmeli? Bu noktalarda sıkıntı yaşıyor musunuz? Son senelerde biz Ataş olarak, ihracatçı konumunda desteklerin bize yaptığı katkılardan çok memnunuz. Teşvikler ve desteklerin giderek artması, ihracatta genişlememizde önemli rol oynuyor. Türkiye olarak uluslar arası bağlarımızın güçlenmesiyle; hem tanınmamız, yayılmamız hem de Türk menşeili ürünlere olan yurtdışı talep artıyor. Türk markalarının edindiği konum günden güne yükselirken, özellikle Türk Kozmetiğinin pazar payı da giderek artmaktadır.
Yurtiçinde ve yurtdışında farklı üretimleriniz oluyor mu?
Muhakkak oluyor. Ancak; her pazarın ihtiyaç ve talepleri farklı olsa da, dünya globalleşmeye devam ettikçe her pazara hitap edebilen ve her daim dinamiğini koruyabilen ürünler üretmek ve sunmak durumundasınız. Bunu da ancak “farklılaşma” ile sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. Marka olmanın altında yatan en büyük kriter bize göre farklılaşma unsurudur. Bir süre sonra taklit ediliyoruz tabii, bu da marka olmanın bir zorluğu olarak karşımıza hem yurtiçi hem yurt dışı pazarda zaman zaman çıkabiliyor. Bunlarla mücadele etmek için girdiğimiz ülkelerde öncelikli olarak kendi adımıza markalarımızın patent başvurusunu yapıyoruz. Bunu, oradaki taklit edilme potansiyelini ve ileride sektörde bizim ve distribütörümüzün karşılaşabileceği olası zor bir durumu engellemek amaçlı mutlaka yapıyoruz. Özetle, pazara giriş ve dağıtımdan önce; baştan koruma altına almaya çalışıyoruz.
Dış ülkelerde bu mücadeleyi yürütürken yeterli destek bulabiliyor musunuz?
Bu ülkelerin dünya sınıfında olduğu yere göre değişiyor. 3.dünya ülkelerinde maalesef. Ancak Avrupa ülkelerinden biri ya da Amerika’dan bahsedecek olursak; bu ülkelerde destek şansımız daha fazla.
İhracatınızı değerlendirir misiniz? Daha çok hangi bölgelere satıyorsunuz? Sizi diğer ihracatçılardan ayıran yönler var mıdır?
10 senedir ihracatı olan firmayız. İlk ihracatımıza ‘filtreli ağızlık’ ile başladık; daha sonra diğer ürünlerimizde marka bazında birçok ülkeye distribütörlük verdik. Şu anda aktif olarak çalıştığımız 27 ülkede distribütörlüğümüz var. Özel markalarımızla birlikte toplamda 36 ülkeye ihracat yaptık. Biz işbirliği yaptığımız her firmayı, kendi firmamız gibi görüyoruz. Ticaretin ötesinde ebedi dostluklar kuruyoruz. Başarımızdaki en büyük faktör iş birlikçilerimizle karşılıklı olarak inşa ettiğimiz ebedi güvendir. Bu anlayışımızı koruyarak, birlikte hareket edip birlikte kazanıyoruz.
Türkiye’de rekabeti nasıl buluyorsunuz? Üretici firma olmak sizi ne ölçüde mutlu ediyor ya da endişelendiriyor?
Biz Ataş olarak bu noktada zoru başarabiliyoruz. Hem üreticiyiz hem de satış ve pazarlama ağı güçlü bir firmayız. Aynı zamanda markayız. Tabii ki yılların getirdiği deneyim ve bilgi birikiminin yanı sıra doğru yönlendirme de var. Doğru zamanlarda yapılan hamleler de çok önemli… Birçok üreticiyi ziyaret ettiğinizde pazarlama ve satış ağının olmadığını görürsünüz, ancak bizde var. Şimdiye kadar müşterilerimizden hep olumlu geri dönüşler aldık, başarımızın sırrı her zaman müşterilerimize odaklı olmamızdır. Onların taleplerini doğru anladığımızı ve yorumladığımızı düşünüyoruz.
Yakın zamanda piyasaya süreceğiniz ürünler var mı?
Yakın zamanda ürün gamımıza eklemeyi düşündüğümüz ürünler var. Tüketicilerimizden gelen talep doğrultusunda pazara sunacağımız yeni sürprizler çok yakında…
Sizin için AR-GE ne kadar önemli?
Üretimde mutlaka AR-GE’yle beraber çalışıyoruz. Hatta firmanın dışında AR-GE araştırmaları da yaptırıyoruz ki tüketicinin gözünde ürün daha ikna edici olabilsin. Özellikle daha önce de bahsettiğim plastik sigara ağızlığı konusunda AR-GE araştırmasını İstanbul Teknik Üniversitesi ile birlikte yürüten bir firmayız biz. Bu anlamda hem bilimsel yaklaşımımız hem de üniversitenin ismi tüketiciye iyi bir referanstır.
Sosyal sorumluluk projelerine yaklaşımınız nedir? Sigara ağızlığı üretiminizi göz önüne alırsak neler söyleyeceksiniz?
Bu aslında biraz hassas bir konu… Bildiğiniz gibi bu ürünle ilgili yapılan reklam ve çalışmaların tamamı yasak. Bu konuda bizim anlaşmalı olduğumuz dernekler var ve açıkçası biz üretici olmamıza rağmen, hiç kullanılmaması taraftarıyız. En azından bu ürünle, sigarayı bırakamayan tiryakilerinin, zararlı etkenleri olan nikotin ve katranı maksimum düzeyde azaltarak içebilmelerini sağlamaya gayret ediyoruz.
Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Yurtdışında bizi en çok sıkıntıya sokan şey vergiler. Vergi oranları gerçekten çok yüksek… Ben aynı vizelerin kaldırıldığı gibi karşılıklı dialoglarla vergiler konusunda da benzer bir çalışma yapılmasını bekliyorum.