Cildin sıkılığı genç bir cildin en önemli göstergelerinden biridir. Sıkı ciltler normale daha yakın kalınlıkta ve yapıdadırlar. Cildin kalınlığını oluşturan genç hücreler, kolajen ve elastin gibi proteinler ve bu proteinlerin depoladığı su cildin 3 ana birleşenini oluştururlar.
Bu ana birleşenler ile cilt diri, kalın, gergin, canlı, parlak, daha pürüzsüz ve sağlıklı görünür. Yaşamsal etkiler başta olmak üzere biyolojik yaşlanmaya da bağlı olarak cildimiz ana birleşenlerini kaybetmeye başlar. İşte bu kaybı fark ettiğimiz an bizim mutsuz olmaya başladığımız andır.
Neden yapıtaşlarımızı kaybediyoruz…
Cildimizin temel gençlik birleşenleri olan genç hücreler, proteinler ve suyun kaybedilmesinde birçok faktör söz konusudur. Bu faktörlerin başında cildin ihtiyaçlarını karşılayan bakımın yapılmaması ve sigara tüketimidir. Bunun dışında stres, sağlıksız ve dengesiz beslenme, klimatize ve tozlu ortamlarda çalışma, uzun süre ışığa maruz kalmak, sıklıkla yapılan kapatıcı makyajlar, ilaç kullanımları ve kronik hastalıklar sayılabilir.
Kişiye özgü bakım….
Cilt biyolojik faaliyetlerini sürdürmek için birçok maddeye ihtiyaç duyar. Bu maddelerin içeriden ve dışarıdan cilde kazandırılması son derece önemli olmakla birlikte dışarıdan kazanımlar daha erken sonuçlar verir. Cildin bakımında sabah uykudan kalktığınız ve akşam havanın karardığı ilk saatler son derece önemlidir. Cilde uygun temizleme, bakıma hazırlama, destek ve nemlendirme aşamaları cildin sabah ve akşamki bakım ritüelini oluşturur. Bu ritüeli gözünüzde büyütmeyin, sadece isteyin ve bunun için sabah – akşam birer dakikaya ihtiyacınız var.
Cildi Genç hücrelerle donatmak…
Cilt genç hücreleri bir yandan doğururken, diğer yandan hücrelerini yaşlandırır ve yüzeyinden uzaklaştırır. Biyolojik ve kronolojik yaşlanma ile hücre tüketimimiz üretimin önüne geçer, sonuçta genç hücrelerimiz giderek azalır. Genç hücreleri artırmanın en güzel yolu cilde meyve asitlerini gerek klinik kimyasal peeling işlemiyle, gerekse de evde kullanacağınız meyve asitli ürünlerle uygulamak. Meyve asitleri ölü ve yaşlı hücreleri cilt yüzeyinden size hissettirmeden uzaklaştırarak yerine genç, canlı, hacimli, nemi bol hücrelerin gelmesini sağlar. Cilt meyve asitleri ile ilk temastan itibaren gençliğin tazeliği göstermeye başlar.
Genç proteinleri kazandırmak…
Cildin gevşemesi ve incelmesindeki en önemli unsur içeriğindeki kolajen, elastin, fosfolipid ve benzeri proteinlerin yaşlanması ile miktarlarının giderek azalmasıdır. Bu azalmada en önemli faktör ise protein üreteçleri olan fibroblastların yavaşlaması ve üretim kapasitelerini düşürmesidir. Uyuyan protein üreteçlerini uykularından uyandırmak ve genç proteinleri üretmelerini sağlamak tedavide ana amaçlardan birisidir. Bu uyarıyı başlayacak ve sürdürecek birçok yöntem söz konusudur. Bu yöntemler içerisinde radyo dalgaları, elektromanyetik dalgalar, ses dalgaları, değişik ışık teknolojileri, lazer uyarımları, enjeksiyon terapileri, vakum teknikleri gibi metotlardan faydalanılabilir. Burada ifade edilen teknolojiler cildin tüm katmanlarındaki proteinlerin üreteçlerini uyararak cildin genç protein içeriğini adım adım artırmaktadır. Bu yöntemler içerisinde 2013 ün getirdiği yenilik olarak elektromanyetik dalgalar ve lazer teknolojileri konforlu uygulama süreçleri ile öne çıkmaktadır. Fibroblastları uyarımda özellikle puls dye lazer ile yapılan tedavilerde oldukça başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir.
Fraxiyonel lazerler…
Yaşlanmış ve yıpranmış cildin yaşlı doku içeriğini azaltıp yerine genç dokuların daha çabuk yerleşmesi için ise mikro soyucu ve uyarıcı lazer teknolojileri olarak fraxiyonel karbondioksit lazerlerden faydalanılmaktadır. Fraxiyonel lazerler ciltte tıpkı bir dama tahtası gibi bazı kısımları etkiler, bazı kısımları etkilemez. Böylece etkilenen alanlar ile etkilenmeyen alanlar yardımlaşarak cildi birkaç gün içerisinde daha iyi bir seviyeye taşırlar. Sütunsal mikro soyma alanları şeklinde çalışan Fraxiyonel lazerler tedavilerinde beklenen etkiler daha yüksek düzeyde yüz güldürücü olabilmektedir. Sütunsal mikro soyma tekniğini içeren fraxiyonel lazerler içerisinde ise cilde girebilme özelliği en yüksek olanlar ise karbondioksit fraxiyonel lazerler olduğundan, bu lazerlerde beklenen tedavi sonuçları da daha yüz güldürücü olmaktadır.
Fraxiyonel uygulamalar…
Yüz, boyun ve eller için ortalama 15 dakika süren Fraxiyonel karbondioksit lazer uygulamaları minimum 3 hafta aralıklarla bir yada birkaç seans yapılmakla birlikte uygulamadan sonra ciltlerde hafif bir pembelik oluşmakta ve bu pembelik genellikle ertesi gün tamamen kaybolmaktadır. Fraxiyonel karbondioksit lazer uygulamasından sonra hafif yanma ve kızarıklığın azaltılması ile cildin daha kolay yapılanması için cilde bol miktarda oksijen, vitamin, aminoasit, protein, peptid ve antioksidanların gönderildiği bir bakımda uygulanarak işlem sonlandırılır. Fraxiyonel karbondioksit lazerler yaz mevsimlerinde, ışığa karşı duyarlılığı artıran ilaç kullanımlarında, ciltteki kanser vakalarında uygulanmaz.