TİM Başkanı Büyükekşi, “500 milyar dolar ihracata ulaşmak için bizler değişim ajandamıza inovasyon, Ar-Ge, katma değer ve yeniliği aldık” açıklamasını yaptı.
Hükümetimizin koyduğu 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmak için ülkemizdeki her sektör yoğun bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Bu konudaki görüşlerini almak üzere Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye bazı sorular yönelttik.
Türkiye koyduğu 500 milyar dolarlık ihracat hedefine yaklaşırken ağırlıklı olarak katma değeri yüksek ürün ihracatına yöneldiğini gözlüyoruz. Bunun yanı sıra bazı alanlarda yeni sektörlerin de ortaya çıktığını görmekteyiz. Buna örnek olarak Türk dizi sektörünü verebiliriz. Ancak, bu sektörün de daha kapsamlı bir şekilde çalışabilmesi için diğer birimlerde olduğu gibi TİM kontrolünde olması doğru bir yaklaşım olmaz mı? Düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak mal ihracatı üzerine örgütlenmiş bir kuruluşuz. Türkiye mal ihracatında olduğu gibi hizmet ihracatında da hızla yol alıyor. Bizim hizmet ihracatı konusundaki çalışmalarımız Ekonomi Bakanlığımız ile birlikte devam ediyor.
Son günlerde TİM olarak ar-ge ve inovasyon konularına çok önem verdiğinizi görmekteyiz. Üretici firmalar sizce yeterince bu konulara duyarlılık gösterip beklediğiniz ilgiyi gösteriyorlar mı?
2023 yılı için Türkiye’nin ihracatını 500 milyar dolara ve milli gelirini 2 trilyon dolara ulaştırmak istiyoruz. 2023 yılında hedeflediğimiz 500 milyar dolar ihracata ulaşmak için bizler değişim ajandamıza inovasyon, Ar-Ge, katma değer ve yeniliği aldık. Şu an tasarım, inovasyon, Ar-Ge ve markalaşma odaklı bir ihracat yapısına geçiş yapıyoruz. Türkiye’nin hedeflediği dinamizmi yakalamasının yolunun da inovasyondan geçtiğine inanıyoruz. 2012 yılının 6-8 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz Türkiye İnovasyon Haftası ile inovasyonun vazgeçilmezliğini bir kez daha toplumumuzun gündemine taşıdık, bundan sonra da taşımaya devam edeceğiz. Firmalarımız bu etkinliğe oldukça ilgi gösterdiler. Bu da ülkemizde inovasyon bilincinin hızla yaygınlaştığını gösteriyor.
Yine gelişmekte olan bir sektör diyebileceğimiz medikal turizmde (Sağlık Turizmi) Bakanlıklar arasında ya da TİM’e bağlı olarak bir birlik oluşturulması mümkün olmaz mı? Düşünceleriniz nelerdir?
Daha önce de belirttiğim gibi bizim şu andaki örgütlenmemiz mal ihracatı üzerindedir. Ancak hizmet ihracatı konusunda
çalışmalarımız Ekonomi Bakanlığımız ile birlikte devam ediyor.
Türk ihracatçısı dünyanın her yerine ihracat yapıyor. Zaman zaman ihracat bölgelerinde çeşitli sorunlarla karşılaşılmakta… Pazarın geçici olarak da olsa zorlaştığını görmekteyiz. Örneğin Ortadoğu bölgesindeki karışıklık… Bu noktada şöyle bir ihtiyaç ortaya çıkmakta: Türk ihracatçısı yeni ihracat noktaları bulmak zorunda kalıyor. Sizin bu konularda sektörlere yeni destekleriniz olacak mı?
TİM olarak, ihracatta kriterimiz; bir yandan mevcut pazarlardaki payımızı artırırken, diğer yandan alternatif yeni pazarlara ulaşmak. Bu konuda somut adımlar atıyor ve ihracatçılarımızın alternatif pazarlara yayılması konusuna büyük önem veriyoruz. Bu doğrultuda dünyanın dört bir yanına ticaret heyeti programları düzenliyoruz. En son 6-11 Ocak tarihlerini kapsayan ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğini yaptığı Gabon-Senegal ve Nijer’i kapsayan ticaret heyetine katıldık.
Amerika Kıtası’nı birçok sektörün değerlendiremediğini görmekteyiz. Amerika Kıtası’nın en iyi şeklide değerlendirilmesiyle ilgili TİM olarak neler düşünüyorsunuz?
Amerika kıtasına ihracat lojistik anlamda düşünüldüğünde çok kolay değil. İlk olarak bunu iyi değerlendirmek gerekiyor. Ancak buna rağmen Amerika kıtasına ihracatımız hızla artıyor. 2012 yılında Amerika kıtasına ihracatımızı yüzde 21 arttırdık. Bu kıtaya ihracatımızın daha fazla arttırılması için büyük çaba gösteriyoruz. Bu doğrultuda çalışmalar, fuar heyetleri organize ediyoruz.
Katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesini öneriyorsunuz. Bu algı üretici firmalarda yeterince oluştu mu?
Bunu bir süreç olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Bu algıyı bir anda oluşturmak mümkün değil. Fakat yavaş yavaş bu algının oluştuğunu ve firmaların ağı rekabet ortamında öne çıkabilmek için katma değerli ürünlere daha fazla ağırlık verdiğini memnuniyetle görüyoruz.